29 Nisan 2012 Pazar

TESPİH TANELERİ




Yazar: Mıgırdiç Margosyan
Yayınevi: Aras Yayıncılık
Yayın Yılı: 2009
Sayfa Sayısı: 528




Arka Kapak
saro nenem heredan'daki evlerinde tarhana hazırlayıp kuruması için dama sermiş; aynı gün, bahçeden topladığı sebzelerle turşu kurmuş; ama o yıl hem damdaki tarhana, hem de kilerdeki turşu kurtlandığı gibi, bir de kara haber köye ulaşmış:

"ermeniler köylerini boşaltıp kafle'ye çıkacak!"

işte o yıl köyü boşaltıp "kafle" yollarında birbirlerini kaybettikten sonra ölen oğullarının ardından kızı mirye ile oğlu sarkis'i yıllar sonra bulduğunda, incil'e el bastırıp, öğüdünü tutacağına dair yeminini alarak, babama iki şey tembih etmiş: "oğlum sen sen olasan, heredan'a bi daha ayağ basmiyasan! getsen, diyerler ki gelmiş toprağhlarına sehap çığhacağ, seni öldırırler! bi de, bızım evımıze tarğhana yapmağ, turşi kurmağ oğırsızlığ getıri, bılesız! evde turşidır, tarğhanadır, yapmiyasız!


Yayınevi'nin Tanıtım Yazısı:
Doğduğu yer Diyarbakırı, oradaki Ermenileri, Kürtleri, Türkleri, Süryanileri, Keldanileri, Yahudileri, bugün artık tarih olmuş bir kent yaşantısının en içten hikâyelerini anlatan Mıgırdiç Margosyan, Tespih Tanelerinde, Diyarbakırdan okumaya geldiği İstanbula hayali bir köprü kuruyor. 'Kafle' yollarında her birinin ailesi 'berdan berdan' olmuş, tespih taneleri gibi dağılmış anne ve babasının, oğullarının 'adam olması'nı, 'anadili'ni daha iyi öğrenmesini sağlamak için İstanbuldaki Ermeni ruhban okuluna gönderdiği küçük Mıgırdiç, kâh bu yeni çevresinde karşılaştığı gariplikleri, kâh hasretiyle yandığı Diyarbakırı, bir türlü kavuşamadığı ilk aşkını, kimi siyasal-toplumsal olayların örgüsü içinde, büyük bir ayrıntı ve renk cümbüşü içinde hikâye ediyor. Çocukluktan ilk gençliğe geçtiği o delikanlı çağında, ailesini, kardeşlerini, Diyarbakır 'küçe'lerinde oynadığı arkadaşlarını ardında bırakan mahzun Mıgırdiç, İstanbulda kendilerini 'Koşun, Kürtler gelmiş!' çığlığıyla karşılayan akranlarının arasına girdiğinde, geleceğe hem biraz kaygı, hem de biraz umutla bakıyor...
***


Aslında arka kapaktaki yazı kitap hakkında yeterli ipucunu vermekte. Herkes okuduğu romandaki karakterlere bir tip çizer ya zihninde, ben bir de ses veririm o tiplere... Kitabın Diyarbakır şivesiyle yazılmış olması zihnimdeki seslendirmeyi çok renkli bir hale getirdi, "okuma"nın tadına tat kattı.

Margosyan'nın "Tespih Taneleri", yetim olmadığı halde anadilini öğrenmek üzere İstanbul'a, yetimhaneye, Şişli Karagözyan Ermeni Yetimhanesine, bileti gönülsüz olarak kesilen Diyarbakırlı bir Ermeni çocuğun hikayesi...


Geçmişe, meselelere; şu ya da bu milliyetle, şu ya da bu siyasi görüşle değil "insan" merkezli dokunmak derdindeyseniz bu kitabı severek okursunuz diye düşünüyorum. 


Alıntı: 

"Diran, anamın kucağında meme emidi. Öbır kardaşım Bedrus anamın etegıni tutidi. Ben onlardan böyügtım. Anama, 'Mama dzarav im' (anne susadım) diyidim. Su istidım. Anam da bahan 'Tukıt gılle' (Tükürüğünü yut) diyidi. Ben de anamın sözıni dinlidım. Tükürügımi yutidım ki susuzlığım geçsın..."

*** 

"Bi ana çocığını hanki dille severse sevsin, heç fark etmez. Anaların dili onların yüreğinin sesidir."  


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...